top of page

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

Güncelleme tarihi: 28 Tem 2024

Bu yazımızda insan vücudunun mahremiyetinin korunmasını ele alan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen cinsel dokunulmazlığa karşı suçları ele alacağız. Cinsel dokunulmazlık, kişilere karşı istemediği diğer bir ifade ile zorla gerçekleştirilen cinsel davranışlarla ihlal edilir. Cinsel davranışlar ise, cinsel bir amaçla veya cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilen hareketleri ifade eder.


Türk Ceza Kanununda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, dört ana suç tipi halinde;

1.    Cinsel Saldırı,

2.    Çocukların Cinsel İstismarı,

3.    Reşit Olmayanla Cinsel İlişki

4.    Cinsel Taciz

başlıkları ile düzenlenmiştir.


Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar Türk Ceza Kanunu’nda 102 ile 105. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu suçlarda uygulanacak cezanın belirlenmesinde mağdurun yaşı ve kişisel özellikleri önem arz eder. Aynı zamanda mahiyeti gereği genelde mahremiyetin olduğu alanlarda işlendiğinden ve mağdurun olayın öğrenilmesine yönelik taşıdığı endişe, korku nedeniyle ispat hususunda da zorlukların yaşandığı suç tiplerinden olduğunu söyleyebiliriz.


Cinsel Saldırı (TCK m.102)

Türk Ceza Kanunu madde 102’de Cinsel Saldırı şu şekilde düzenlenmiştir:

‘’Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Maddenin birinci fıkrası birinci cümlesinde suçun temel hali düzenlenmiştir. Söz konusu suçun işlenebilmesi için fiziksel temas şarttır. Fail, cinsel arzularını tatmin için mağdurun vücut dokunulmazlığını, rızası dışında ihlal etmektedir. Fakat dikkat edilmelidir ki; suçun oluşabilmesi için cinsel arzuların tatmin edilmiş olması şart değil, cinsel arzuları tatmin edecek hareketin var olması ile suç oluşacaktır. Buradan da anlaşılacağı üzere cinsel saldırı suçu, sırf hareket suçu olup hareketten ayrı bir neticenin gerçekleşmesi aranmaz.


Maddenin birinci fıkrası ikinci cümlesinde ise saldırının ‘’sarkıntılık düzeyinde kalması’’ hali düzenlenmiştir:

‘’Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.’’

Cinsel saldırının sarkıntılık düzeyinde kalması; saldırının kesik, ani, kısa süreli, geçici ve yüzeysel olarak gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Fail ile mağdurun vücut temasının şart olmadığı bu durumu Yargıtay kararlarında şu fiiller ile örneklemiştir: ıslık çalma, mağdurun peşinden giderek sırnaşık hareketlerde bulunmak, cinsel organını göstermek, mağdurun cinsel organını seyretmek, birden fazla aşk mektubu yazmak, çimdik atmak, el-kol işaretleri ile cinsel ilişkide bulunmayı önermek vs. fakat bu örneklerin bir kısmı yine cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenen ve bir diğer suç olan ‘’Cinsel Taciz’’ için de değerlendirilmesi ve ayrıma gidilmesi gerekir. Yargıtay kararında belirtilen ve vücuda temas içermeyen haller ‘’Cinsel Taciz’’ kapsamında değerlendirilebilir iken vücuda temas yoluyla gerçekleştirilen örneğin; mağdurun göğsüne, poposuna, bacağına elle anlık dokunmak sarkıntılık kapsamındadır.


Vücuda temas yoluyla gerçekleştirilen sarkıntılık, cinsel saldırı yahut cinsel istismar suçlarında daha az cezayı gerektiren nitelikli unsur iken; vücuda temas içermeyen, kişiyi cinsel yönden rahatsız edici davranışlar ise cinsel taciz suçunu oluşturur.


Suçun temel halini oluşturan eylemler cinsel ilişki düzeyine varmayan seviyededir. Yani cezanın belirlenmesinde mağdurun rızası dışında cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilen fiiller ile vücuda temasın şekli ve derecesi önemlidir. Nitekim Türk Ceza Kanunu madde 102’nin 2. fıkrasında suçun ‘’nitelikli hali ile cinsel saldırı suçu’’ düzenlenmiştir:

‘’Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.’’

Maddede kullanılan ‘’organ veya sair cisim’’ tabiri ile bu fiilin sadece cinsel organ vasıtası ile değil ‘’parmak, cop, kalem vs’’ gibi cisimlerle de gerçekleştirilebileceği anlatılmaktadır. 


Türk Ceza Kanunu madde 102’nin 3. Fıkrasında ‘’cinsel saldırı suçunun ağırlaştırıcı nedenleri’’ sayılmaktadır:

1.    Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

2.    Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

3.    Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

4.    Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

5.    İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

işlenmesi halinde, gerek basit gerekse nitelikli saldırı suçu cezaları yarı oranında arttırılarak hüküm kurulur.


Diğer bir ağırlaştırıcı neden ise Türk Ceza Kanunu madde 102 fıkra 5’te düzenlenmiştir:

‘’Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırıcı müebbet hapis cezasına hükmolunur.’’ 

Son olarak Türk Ceza Kanunu madde 102 fıkra 4’te ‘’gerçek içtima’’ kuralı düzenlenmiştir:

‘’Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.’’

İçtima, birleşme toplanma manasına gelmektedir. Ceza hukukunda kural olarak fail ne kadar suç işlerse o kadar ceza verilir. Gerçek içtima ise suçlar bakımından genel kural niteliğinde olup; kısaca ne kadar hareket o kadar suç, ne kadar suç o kadar ceza anlamına gelir. Gerçek içtimada fail ne kadar suç işlediyse o kadar ceza verilir.


Çocukların Cinsel İstismarı (TCK m.103)

Çocuklara yönelik cinsel suçlar TCK madde 103’te ‘’çocukların cinsel istismarı’’ olarak ve madde 104’te ise ‘’reşit olmayanla cinsel ilişki’’ olarak iki ayrı maddede düzenlenmiştir.


Türk Ceza Kanunu madde 6 ‘’Tanımlar’’ başlığı altında ‘’çocuk’’ deyiminden, henüz 18 yaşını doldurmamış kişi anlaşılır, şeklinde çocuk ifadesinden ne anlamamız gerektiğini düzenlemiştir.


Suçun kavramsal çerçevesini anlamamız cinsel dokunulmazlık başlığı altında düzenlenen söz konusu diğer suçlarla karıştırılmaması açısından önemlidir. Çocukların cinsel istismar suçu açısından mağdurun rızasından söz edilemeyeceği için, cinsel saldırı suçu veya reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile karıştırılmamalı; çocukların cinsel istismarı suçunda ‘’rıza’’ ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.


Türk Ceza Kanunu madde 103, 1. fıkra son cümle ‘’Cinsel İstismar’’ ifadesinden ne anlamamız gerektiğini şöyle ifade etmiştir:

‘’Cinsel istismar deyiminde; a)    On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, b)    Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.

Madde metninde ilk olarak suçun basit cinsel istismar suçu düzeyinde kalan ve vücuda organ veya sair cisim sokmaksızın gerçekleştirilen cinsel fiillerle işlenen halinin cezai yaptırım kapsamı düzenlenmiştir.


Maddenin devamında ise cinsel davranışların sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda fail hakkında daha az cezaya hükmolunacağı düzenlenmiştir. Sarkıntılık düzeyinde kalma durumu somut olay açısından ele alınması gerekmekle birlikte yukarıda da açıkladığımız üzere fiilin mağdur vücudunda yöneldiği bölge, temasın sayısı ve sıklığı, fiilin süresi ve ağırlığı bu hususta gözetilecektir.


Mağdurun 12 yaşını tamamlamamış olması hali de verilecek bu cezalarda cezanın alt sınırının artırılması gereken sebebi olarak karşımıza çıkıyor.


Türk Ceza Kanunu madde 103, 2. Fıkrasında ‘’çocuğun nitelikli cinsel istismarı’’ fiili düzenlenmiştir.

‘’Cinsel istismarın vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.’’

Bu madde ifadesinden anladığımız üzere nitelikli cinsel istismarın gerçekleştiğinden söz edilebilmesi için, failin gerçekleştirdiği vücuda organ veya sair cisim sokulması sokulması davranışı cinsel arzularını tatmin amacına yönelik olması şart değildir.


Cinsel istismar suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri ile bu suçu oluşturan fiiller neticesinde farklı suçların da ortaya çıkması yani suçların içtimaı hususu, Türk Ceza Kanunu madde 103. Maddenin 3., 4., ve 5. Fıkrasında düzenlenmiştir.


Çocukların cinsel istismarında suçun şikayete tabi olma durumu sadece sarkıntılık düzeyinde kalan fiilin failinin 12 yaşından küçük olması durumunda söz konusu olur.

‘’Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlıdır.’’

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (TCK m.104)

Türk Ceza Kanunu madde 104’te Reşit Olmayanla Cinsel İlişki şu şekilde düzenlenmiştir:

‘’ Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.‘’

Reşit olmayan 15-18 yaş aralığı çocuk ile rızaya dayalı cinsel ilişkiye girilmesi durumunda, mağdurun yaşının 18’den küçük olması söz konusu olduğundan fiil diğer taraf açısından suç teşkil edecektir.


Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu takibi şikayete bağlı suçlar kategorisindedir. Mağdurun velisi veya vasisinin şikayeti tek başına yeterli değildir, yaşı küçük mağdurun bizzat şikayetçi olması gerekir. Mağdur, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.


Cinsel Taciz (TCK m.105)

Türk Ceza Kanunu madde 105’te Cinsel Taciz şu şekilde düzenlenmiştir:

‘’ Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. ‘’

Fail cinsel arzu ve isteklerini tatmin etmek üzere, mağdurun vücuduna bedensel bir temasta bulunmaksızın mağduru rahatsız etmesi, cinsel taciz suçunu oluşturur. Fail cinsel taciz suçunu; söz, davranış, işaret ile veya mesaj atma, ses kaydı atma, mektup gönderme, e-mail, sosyal medya aracılığıyla işleyebilir.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2019/170 E., 2021/166 K., 22.04.2021 tarihli kararında şu şekilde tanımlamıştır:

‘’5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun cinsel taciz suçunu düzenleyen 105. Maddesinin gerekçesinde cinsel taciz vücut bütünlüğünü ihlal niteliği taşımayan cinsel davranışlar olarak kabul edilmiştir. Cinsel taciz, cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesinden ibarettir. Cinsel taciz suçunda vücut bütünlüğüne yönelik fail tarafından hareket söz konusu değildir. Eylem sözle veya failin kendi kendine hareketi ile olabilir.’’

Cinsel taciz yargılama aşamasında ispatı zor bir konudur. Cinsel taciz suçunun ispatında; en öncelikli ve önemli olan mağdurun tutarlı ve çelişkisiz beyanı, tanık beyanı, telefon iletişim kayıtları, mesajların incelenmesi, sosyal medya ve bilişim uygulamalarının incelenmesi, e-tespit yoluyla ispat gibi ispat araçları kullanılır.


Türk Ceza Kanunu madde 105’te suçun basit hali ve nitelikli hali düzenlenmiştir. Suçun nitelikli hali daha fazla cezayı gerektirir.


Cinsel taciz suçunun basit hali şikayete tabidir fakat nitelikli halleri şikayete tabi değildir, savcılık tarafından re’sen soruşturulur.

 

Sık Sorulan Sorular

Cinsel suçlar şikâyete tabi midir?

Hukukumuzda genel olarak suçlar resen soruşturulur ve kovuşturulur. Fakat bazı suçlar bakımından resen ilkesinden ayrılarak soruşturma ve kovuşturma için suçtan zarar görenin şikayeti aranmıştır. Aynı zamanda suçtan zarar gören küçük ise kanuni temsilcisinin şikayet hakkı kullanması gerekir. Cinsel suçlar yukarıda da izah ettiğimiz üzere çok çeşitlidir. Dolayısıyla hepsi için şikayete tabi ya da değil genellemesi yapılamaz, bu hususlar kanunla düzenleme altına alınmıştır.


Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar uzlaşmaya tabi midir?

Hayır, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaştırma yoluna gidilmez.


Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda HAGB verilebilir mi?

HAGB kısaltılmasının açılımı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıdır. Yargılama neticesinde sanığın belirli süre kasıtlı suç işlememesi ve yükümlülüklere uygun davranması halinde kararın kaldırılması şeklinde hüküm kurulmasıdır. Sanık hakkında HAGB kararı verilebilmesi için hükmedilecek cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması gerekmektedir. Şartların sağlanması halinde cinsel dokunulmazlığa karşı suçların bir kısmında HAGB kararı verilmesi mümkündür.


Cinsel suçlarda yatar hesaplama nasıl yapılır?

Cinsel saldırı suçu cezasının yanında diğer önemli hususta bu suçlardan dolayı hüküm giyen sanıkların ne kadar süre hapiste kalacağıdır. İnfaz rejimi kapsamına giren bu değerlendirme neticesinde alınan ceza ile birlikte kişinin hapiste geçireceği süre arasında farklılıklar bulunabilmektedir. Dolayısıyla somut olaya göre değerlendirme yapılır.


Cinsel suçlarda zamanaşımı var mıdır?

Türk Ceza Kanunu m.66 ‘’Dava zamanaşımı’’ süreleri düzenlemiş olup, cinsel suçların tamamı için ortak bir zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Zira cinsel suçlarda mağdur ve failin yaşı, suçun işleniş biçimi gibi çok farklı durumlarda farklı cezai yaptırımlar söz konusudur ve zamanaşımı bu durumlara göre belirlenir. Aynı zamanda söz konusu suçların farklı maddelerde zamanaşımına tabi olmadığı özel durumlar da düzenlenmiştir.

 

 

Bình luận


bottom of page